Nüket YARGICI
São Paulo
Ve turumuzun ilk durağı Brezilya’dayız. THY´nin sadece São Paulo ‘ya uçuşu
olması nedeniyle amacımız Rio'ya geçmek olsa da önce São Paulo ‘ya
uğruyoruz.
Brezilya da resmi dil Portekizce olduğu için önceden hazırlandığımız
"OI- Merhaba" ve "MUITO OBRIGADO-Çok Teşekkürler"
kelimelerini bol bol kullanmaya özen gösteriyoruz.
İner inmez uzun bir kuyruk bekliyor bizi, ama hava
alanı free wi-fi zone olduğu için sıra bize gelene kadar zaman nasıl
geçiyor anlamıyoruz.
Pasaport kontrolü sonrasında bir sıraya geliyoruz iki kola ayrılıyor
dalgınlıkla ilk sırada kalıyoruz ki burası "to declare" sırası yani
çantamda deklare edeceğim şeyler var sırası. Diğer koldakiler dışarı çıkarken
biz yine çantaları x-ray cihazına sokup sıra bekliyoruz. Boşa gecen 5 dakikadan
sonra dışarıdayız. Merhaba Brezilya
Para Çekmek
Para birimi: BRL Brezilya Real’i
1 BRL = 0,90 TL = 0,33 USD (21 Mart 2015)
Hava alanında döviz ofisinin %6 komisyon almaşı üzerine hemen üst kattaki
ATM’lere yöneliyoruz ve paramızı çekiyoruz. Bankalar genel olarak para
miktarindan bağımsız çekim başına 15TL gibi bir komisyon alıyor ve bu opsiyon
yüksek çekimlerde çok daha avantajlı oluyor
Sehre ulaşım
İlk durak São Paulo olduğu için buraya hazırlıklıyız, hem Google ve Yandex
haritalardan yolları ezberledik hem de ilk gece için otelimiz hazır. Malum
gecenin bir yarısı varıp Jet-lag olmadan ertesi güne ulaşmalıyız.
Otelimiz şehrin ana ilgi merkezi
Paulista Avenue'ye 1 blok uzaklıkta.
İlk olarak hava alanının önünden kalkan
otobüsler ile şehrin ana metro istasyonu "Tataupe"'ye gidiyoruz.
Brezilyada otobüs ücreti binince muavine ödeniyor, hava alanı-şehir içi
tarifesi kişi başı 5,15 BRL, şehir içinde bir yerden bir yere tarife ise kişi
bası 3,5 BRL.
Devamında Tataupe'den metroya binip
"Se" istasyonunda aktarma yapıp "Paraiso" istasyonunda
iniyoruz.
Şehrin birçok yerine ulaşan geniş bir
metro ağı mevcut. Metro tarifesi de şehir içi kişi bası 3,5 BRL istasyondan
alınabilir.
Sonrasında ufak bir yürüme ile
"Hostel Bella Paulista"'ya varıyoruz. Görevli çok İngilizce bilmese
de anlaşıyor ve güzel yatağımıza kavuşuyoruz.
Sabah güzel bir güne uyanıyoruz, hava
şort sandalet giymelik, aylar sonra kışlıklardan kurtulmanın mutluluğu paha
biçilmez. Gezinin başladığını anca kavrıyoruz. Ve en güzeli Jet-lag de neymiş
modumuz.
Kahvaltıda neredeyse her şey var;
omletler, taze sıkılmış portakal suları, kızarmış tereyağlı ekmekler, peynir,
salam, 3 çeşit meyve, 2 çeşit kek vb.
Bir tek bizim olmazsa olmazımız çay yok.
Gel gelelim tatlı ev sahibemiz İngilizce bilmiyor yanımızda evden getirdiğimiz
çayımız olsa da sıcak suya ulaşmak zor oluyor. En son mikro-dalga da su
kaynatıyoruz da durumu kavrıyor. Ertesi gün kahvaltıda yeni bir kalem olarak
papatya çayı var, dayanamayıp bizim için almış:) Nezaketen 1 poşet alıyoruz ama
tabii ki sabahları Görkem halis muhlis Karadeniz siyah çayı içmeyince migreni
tuttuğu için yanımızdaki zuladan ilaç niyetine bergamotlu iki poşet çay çıkarıp
sallıyoruz mikrodalga kaynatma suyumuza.
Şehir turu
İlk güne Paulista ’da yürüyüşle
başlıyoruz. Paulista gökdelenlerle dolu upuzun bir cadde. Binalar ne kadar lüks
olursa olsun yolda inanılmaz derecede evsiz var, muhitten bağımsız her yerde
insanlar yatıyor. İçimiz acıyor bu ikileme.
Yürürken yolun ortasının gidiş dönüş
bisikletlilere ayrıldığını görüyoruz. Her kırmızı ışıkta elinde bayrak olan ve
bisiklet trafiğini araç trafiğine paralel yöneten bir görevli var.
City Bike benzeri bir ortam olduğu
kesin, neredeyse tüm bisikletler kırmızı, fakat ne yazık ki etrafta hiçbir
istasyon yok. 3 blok sonra Paulista ortalarında bir düzine kırmızı bisiklet ve
2 görevlinin olduğu bir standa geliyoruz. "bu bisikletlerden
kiralayabiliyor muyuz, süreç nasıl işliyor?" diye soruyoruz ve Bingo!
"Yok, yok bu ücretsiz rehberli bisikletli şehir turu siz bir şey
ödemiyorsunuz!" cevabını alıyoruz. Saat 3'e, 5 saat sonrasına
rezervasyon yaptırıp tur Paulista odaklı olduğu için şehirdeki diğer yerlere
doğru yürümeye başlıyoruz.
TRIPOMATIC aplikasyonunun önerisine
güvenip yakınlarda yaklaşık 2km yürüme mesafesindeki Ibueropuero parkına yokuş
aşağı iniyoruz. Tripomatic ile cüzi bir ücret karşılığında ilgili şehirlerin
haritalarını indirip offline olarak ilgi merkezlerini görüntüleyip günlük gezi
planı yapabiliyorsunuz. Ayrıca TRIPOSO'nun da şehir şehir aplikasyonlarını
indirip benzer şekilde faydalanabilirsiniz. Biz ikisini de Güney Amerika'da
offline olarak sık kullandık.
Gelelim Ibueropuero parkına, burada
herkes hafta sonu sporunu yapıyor, koşuyor, kayıyor biz de yürüyen bir kaç
kişilik azınlığın içindeyiz. Yapay bir göletin etrafında yemyeşil bir park,
huzur dolu.
Tabi bizde keyifler tıkır moda geçiyor.
İlerideki kalabalık bir şeyler kutluyor yaklaştıkça anlıyoruz ki bugün Down
sendromlulara ait özel bir etkinlik var burada. Gülücükler sarmış her yanı,
anne ve babalar da çocukları kadar mutlu.
Çevredeki insanların çoğu ellerindeki su şişesinde bulunan içleri yarı
şeffaf beyaz bir sıvıyı içiyorlar. Ne olduğunu çok merak edip kaynağa
yöneliyoruz. Seyyar bir araba içinde yeşil hindistan cevizlerinin tepesini açıp
suyunu musluklu bir düzeneğe boşaltıp hemen şişeleyip veriyorlar elimize.
Alışkın olmadığımız bu tadı deniyoruz hemen, 500ml hindistan cevizi suyu 6,5
BRL.
Şehir içinde arayıp da denk gelemediğimiz turist info'yu parkın içinde
bulup başlıyoruz sormaya;
-neler yapabiliriz?
-toplu taşımayla nasıl ulaşırız?
-neyi nerede yemeliyiz?
-sizin bir yerel olarak tercihiniz ne?
Cevaplarımızı alıp otobüsle metroya
gidiyoruz fakat otobüse binince fark ettiğimiz üzere bozuğumuz olmadığından
görevli para almadan seyahat etmemize izin verince seviniyoruz. Metro
istasyonuna girer girmez içimiz ürperiyor, dışarısı soğuk olmamasına
rağmen metro istasyonları çok esiyor.
Sıradaki durağımız halk pazarı (Mercado
Municipal), metro ile São Bento istasyonuna gidip oradan 1km yürüyeceğiz.
Metro çıkışında “Binbir Gece” dizisinin
afişi var sonradan öğreneceğiz ki bu dizi burada fenomen, Güney Amerika gezimiz
boyunca Türk olduğumuzu öğrenen yerel arkadaşlar Görkem'e Onur bana da Şehrazat
diyecekler.
Yaza uyandığımız günün ilerleyen
saatlerinde hava bahara çeviriyor, sıcak ama çok nemli, hafif yağmur
atıştırabiliyor. Kendimizi yarı ıslak pazara atıyoruz.
Daha önce hiç
görmediğimiz tropik meyvelerin ev sahipliğinde, mis gibi çiğ börek kokularıyla
yürümüyor adeta uçuyoruz stantların arasında.
Daha önceden Brezilyalı arkadaşımız
Anna'dan aldığımız bilgiler doğrultusunda PASTEL adı verilen çiğ böreklerimizi
sipariş ediyoruz, tabii ki yanında olmazsa olmazımız buz gibi biralar. Etli
pastelin tanesi 13 BRL ve markası Xingu (Guinness gibi) olan biranın
tanesi 8,5 BRL. Menüde yazmıyor ama servis için eklenen ayrı ücret ve
bahşişle toplamda 50 BRL gibi sonradan öğreneceğimiz üzere uçuk bir ücret
ödüyoruz.
Çıkmadan meyvelere bakıp fiyatını
soruyoruz ücretsiz sen tat ablacım ayaklarında elimize sıkıştırıyorlar bir bir.
4-5 çeşit denedikten sonra mahcup hissedip en sevdiğimiz 2 tanesinden birer
tane alalım dedik, tabi acemiliğimize gelen bu turist tuzağı sonucu 2 meyve
için 30 BRL ödemek zorunda kalıyoruz. Bu da bize ders oluyor.
Sevdiğimiz Meyveler:
- atemoia: içi beyaz, dışı yeşil, tatlı meyve (markette kilosu 9 BRL)
- carambola: sarı, yıldız gibi meyve
- lichi: denizkestanesine benzeyen Türkiye'de de konservesini bulmak mümkün
Sonuç olarak kulağımızda ilk küpemiz:
bir halk pazarı turist info tarafından şehrin odak noktası olarak
gösteriliyorsa turistik bir yerdir ve fiyatlarda buna göre yüksektir.
Neyse ki sırada bisiklet turumuz var.
Sponsorlar sağ olsun buluşma noktasında yağmurluk- bone- kask -yelek- su ve
kulaklıklarımız hazır.
Yaklaşık 1 saat sürecek turun ilk saniyelerinde
sağanak yağmura yakalanıyoruz ama grubun enerjisi o kadar yerinde ki yağmuru
takan yok. Tur sırasında öğreniyoruz ki pazar günleri sabah 7 - akşam 4 olmak
üzere caddede gidiş dönüş bir şerit bisiklete ayrılıyor ve görevliler trafiği
kontrol ediyor. Bizi dolaştıran ekip de şehri tanıtmak isteyen gönüllülerden
oluşuyor. İlgilenenler için broşürler aşağıdaki gibi:
2 ayrı rehber her durak için biri
İspanyolca diğeri İngilizce frekansta yayın yapıyorlar iphoneları aracılığıyla
bol bol da resim çekiliyoruz. Anlıyoruz ki yağmurlu ve sıcak havada sandalet ya
da terlikle dolaşma seçimimiz doğru bir tercih. Turun son saniyesiyle beraber
yağmur da bize veda ediyor.
Susamışız derken hemen önünüzdeki
AVM'deki su sebili el sallıyor bize. Paulista üzerinde denk geldiğimiz 2 AVM'de
de su sebilleri mevcut. Minik şişeniz yanınızdaysa şanslısınız, su önemli bir
gider kalemi.
Bisikletle gezerken gördüğümüz yerleri bu sefer de yürüyerek geziyor ve ilgimizi çeken bir kaç
müzeye girip hostelimize dönüyoruz.
Dönüşte dışarıda dişimize göre bir akşam yemeği bulamayıp
hostele 30 BRL'ye pizza söylüyoruz.
Pazartesi sabahı dersimizi çalışmış olmanın rahatlığında Hostel'e 150m
mesafedeki otobüs durağından hava alanına giden belediye otobüsüne biniyoruz.
Otobüslerin girişinde turnike var, dar ve yüksek, sırt çantasıyla geçmek bazen
zor olabiliyor. İneceğimiz durağı tablete indirdiğimiz HERE programı ile takip edip kısa sürede hava alanına varıyoruz. (yüce HERE tr de bile en iyi işleyen navigasyon programı, hala
gururla kullanıyoruz. Ne yazık ki Daimler BMW satın aldı yani yakın zamanda
ortadan kalkabilir)
Daha sonrasında alternatif olarak
telefonda da MAPS.ME aplikasyonunu
aynı şekilde kullanacağız. Maps.me de ayrıca ana ilgi odaklarını da bulmak
mümkün. Uçuşlar için de TRIPIT programı ile tüm
uçuş bilgilerimizi tek bir noktada tutabiliyoruz.
Sıra geldi check-in kısmına; sırt çantalarımızı küçültmek için eşyaları
çıkarıp, küçük sırt çantalarına aktarıyoruz. Polar ve yağmurluğumuz ana ağırlık
kalemi bu nedenle gerekirse giymek üzere elimizde. 2 küçük çantayı koruyucu
kılıfa geçirip bagaja verirken çantalarda hala 2-3 kilo fazlalık var. Yer ekibi
gayet güler yüzlü, uçuşumuz TAM havayolları ile São Paulo’dan (CGH) Rio de
Janeiro'ya (SDU) yurtiçi olduğu için sorun çıkarmıyorlar. Tabi sonrasında
elimizdekileri geri tıkınca şişen çantaya uçaktaki hostesler biraz söylense de ikinci 55-65 lt çanta ile uçağa biniş seansımızı sorunsuz tamamlıyoruz.
Not: São Paulo’da havalimanında uçağın kapısı her an değişebiliyor, takip etmek gerek. Ayrıca TAM havayolu uçuşlarda çok dakik, en az 5 uçuş yaptık ve hiç rötar yaşamadık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder